Tim Burton üzerine hep şöyle bir hayal kurmuşumdur. Sınıfın arka sıralarında dağınık saçlı solgun yüzlü önündeki kağıda bir şeyler çiziktiren bir çocuk görürüm.O anda sınıfta olan bitenle ilgisiz, kendi dünyasına gömülüdür. Öğretmen kürsüden bakışlarını çocuğa doğrultur ve kızgın bir sesle bağırır : ‘Tim yine dersle ilgilenmiyorsun, o kağıda neler çiziyorsun ?’. Çocuk başını kaldırır ve mahcup bir şekilde : ‘Şey, efendim dalmışım, özür dilerim!’. Öğretmen hızını alamaz, tekrar bağırır :’Çabuk o kağıdı buraya getir !’. Çocuk önündeki kağıdı eline alır isteksiz adımlar ile kürsüye getirir. Öğretmen kağıda bakar : ‘Nedir bu saçmalıklar, söyler misin ?’ diye bağırır. Öğretmenin elinde duran kağıtta, resimler şöyle sıralanıyordu : balkabağından kafası olan bir iskelet, ölü solgunluğunda bir gelin, kafası kopuk bir şövalye ve gotik bir şato figürleri. Burada hayalim biter.
0 Comments